9 Mart 2010 Salı

SINAV KAYGISI NEDEN

Sınav kaygısının bir çok nedeni var. Bu nedenlerden biri de kaygıya sürekli dikkatini vermektir. Kendinizi dinlemek kaygınızı arttırabilir. Kendinizi dinledikçe duyacağınız ses kaygının kendisi olacaktır. Sınav esnasında kaygı yaşadığınız an, panik yaptığınızda ve kaygının sizi olumsuz olarak etkileyeceğini yoğun olarak düşündüğünüzde bir kısır döngüye girmiş olursunuz.

Şöyle ki; sınava giriyorsunuz. Sınav kâğıdı önünüze geldi. Kaygınızı fark etmeye başladınız. Bu kaygıyı yaşamamanız gerektiğini düşündüğünüz halde kaygı yaşamaya başladınız. Panik oldunuz. Panik olduğunuz da ise geçmişte düştüğünüz benzer durumlarda ki başarısızlıklarınız aklınıza gelebilir. “Eyvah ben benzer durumu önceden de yaşamıştım. Ve başarısız olmuştum. Yine başarısız olacağım.” Diye ve benzeri şekilde düşünmeye başladığınızda kaygınızı tekrardan arttırmış olacaksınız.

Kısır döngünün daha net anlaşılması bir de şemayla anlatalım.

Sınav Anı:

Kaygı –> Eyvah kaygım başladı –>Eyvah yine panikleyeceğim ve konuları karıştıracağım –>Kaygı artışı

Peki bu duruma düşmemek için ne yapacaksınız? Yapmanız gereken belli düzeyde sınav kaygısının normal olduğunu düşünmektir.

Olması gereken yukarıdaki kısır döngüyü kırmaktır.

Sınav Anı:

Kaygı –> Kaygımı hissediyorum –>Yeteri kadar çalıştım. Bu kaygı olması gerektiği kadar –> Kaygı düzeyi normal

Şemadan da gördüğünüz gibi düşünce biçimi kaygı düzeyini etkilemektedir.

Düşüncelerin ve inancın insan davranışlarındaki gücünü daha net anlayabilmeniz için kısa bir öyküyü sizinle paylaşmak istiyorum.

Kendini gerçekleştiren kehanet

Nick adında bir demiryolu isçisinin öyküsü bu. Nick güçlü, sağlıklı bir işçi manevra sahasında çalışıyor. Arkadaşlarıyla ilişkisi iyi ve işini iyi yapan güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her şeyin kötüsünü bekler ve başına kötü şeyler geleceğinden korkar.

Bir yaz günü, tren isçileri, ustabaşının doğum günü nedeniyle bir saat önceden serbest bırakılırlar.Tamir için gelmiş olan ve manevra alanında bulunan bir soğutucu vagonun içine giren Nick, yanlışlıkla içerden kapıyı kapatır, kendini soğutucu vagona kilitler. Diğer işçiler Nick’in kendilerinden önce çıktığını düşünürler. Nick kapıyı tekmeler, bağırır, ama kimse duymaz, duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak vermezler. Nick burada donarak öleceğinde korkmaya başlar. Eğer buradan çıkmazsam, burada kaskatı donacağım, diye düşünmeye başlar. İçerde yarısı yırtılmış bir karton kutunun içine girer. Titremeye başar. Eline geçirdiği bir kağıda karısına ve ailesine son düşündüklerini yazar: Çok soğuk, bedenim hissizleşmeye başladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir?

Ertesi günü soğutucu vagonun kapısını açan işiler, Nick’in donmuş bedenini bulurlar. Üzerinde yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü göstermektedir. Fakat bu olayı olağanüstü yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun bozuk ve çalışmıyor olmasıydı. Vagonun içindeki ısı 18 C idi, ve vagonda bol hava vardı.

Nick’in korkusu, kendini gerçekleştiren bir kehanet oluşturmuştu. Korktuğu başına geldi.

Bu öyküden de anlayacağınız gibi kaygıdan korkmayın. Kaygının faydalı yönünü görmeye çalışın. Çünkü normal düzeyde yaşanan kaygı sizi motive etmesi bakımından yararlı bir tarafıda bulunur. Elbette bu sınava düzenli şekilde çalışan öğrenciler için geçerlidir. Çalışmamış, sınava az bir zaman kala notlarına bakmış öğrenciler için bu düşünce ancak polyannacılık olur.

Son olarak, sınav kaygısını yok etmeyi amaçlamamalısınız. Asıl amaç kaygıyla beraber yaşamayı öğrenmektir. Kaygıyı yok etmek için harcadığınız enerjiyi çalışma ve motivasyon için kullanmaya başlamalısınız.

Kaygıyı azaltma konusunda püf noktaları için bir sonraki yazımızı takip edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder